Kardeşin büyüyor karnımda oğlum, hamileliğin yarısını geçtik. Cinsiyeti de belli oldu.
Benden beklenen artık yavaştan hazırlıklara, alışverişlere başlamam.
Senin yatağının durup durmadığını sordu bir-iki yakınım. "Duruyor" dedim. Sorun yok, onu kullanırım dercesine. Kimsenin durumu deşip yaramı kanatmaması için konuyu kapattım.
Daha dün iş arkadaşlarımla mağazaların önünden geçerken "Ne zaman Prenses'e birşeyler alıcaz?" diye sordu bir arkadaşım.
"Haa, bilmiyorum ya daha aklımda birşey yok. Bir de Asil Miran'ınkileri çıkarıp bu kıza giydirebileceklerimi seçmem, eksikleri belirlemem lazım." dedim.
Normal, sıradan bir olaymış gibi.
Sanki sen ölmemişsin de büyümüşsün gibi.
Çocuğunun küçülen kıyafetlerini yeni doğacak bebeğine kullanacak bir anne gibi.
Oysa sen büyümedin ki
Öldün..
Sahi, nasıl yapacağım ben bu işi?
Dokunmaya, koklamaya kıyamadığım kıyafetlerini kardeşine nasıl kullanacağım?
Yıkayıp ütülemek lazım en basitinden
Ben senin kokunun sindiği kıyafetleri nasıl yıkarım?
Biliyorum bebek kokusu işte, doğacak olan kardeşin de mis gibi kokacak
Ama senden bana kalan tek şey o koku..
Resimlerin, videoların da var tabi, hatta onlarda sesini de duyuyorum
Ama canlı canlı hissedebildiğim, seni hatırlatan o koku..
Bilmem ki ne yaparım, nasıl yaparım?
Birkaçını ayırırım muhtemelen, saklarım yine.
Çıkarıp çıkarıp koklamak için,
Sana giydirdiğim gibi üst üste koyup (pantolonun üstüne giydirdiğim tişörtü serip, alta da ayakkabılarını koyup) uzun uzun izlemek için.
Çok acı bir sahne biliyorum,
Ölen bebeğinin kıyafetlerine bakarak avunmaya, hasret gidermeye çalışan bir anne..
Eskiden olsa böyle bir sahneyi düşünmek bile içimi parçalardı,
Ama şimdi benim başıma gelince ve bunu defalarca defalarca yaptıkça normalleştirdim sanırım.
Ölen bebeğimin kıyafetleri lazım bana, en azından bazıları.
Koklamak, sarılmak ve uzun uzun seyretmek için.
Devamı --> »
Benden beklenen artık yavaştan hazırlıklara, alışverişlere başlamam.
Senin yatağının durup durmadığını sordu bir-iki yakınım. "Duruyor" dedim. Sorun yok, onu kullanırım dercesine. Kimsenin durumu deşip yaramı kanatmaması için konuyu kapattım.
Daha dün iş arkadaşlarımla mağazaların önünden geçerken "Ne zaman Prenses'e birşeyler alıcaz?" diye sordu bir arkadaşım.
"Haa, bilmiyorum ya daha aklımda birşey yok. Bir de Asil Miran'ınkileri çıkarıp bu kıza giydirebileceklerimi seçmem, eksikleri belirlemem lazım." dedim.
Normal, sıradan bir olaymış gibi.
Sanki sen ölmemişsin de büyümüşsün gibi.
Çocuğunun küçülen kıyafetlerini yeni doğacak bebeğine kullanacak bir anne gibi.
Oysa sen büyümedin ki
Öldün..
Sahi, nasıl yapacağım ben bu işi?
Dokunmaya, koklamaya kıyamadığım kıyafetlerini kardeşine nasıl kullanacağım?
Yıkayıp ütülemek lazım en basitinden
Ben senin kokunun sindiği kıyafetleri nasıl yıkarım?
Biliyorum bebek kokusu işte, doğacak olan kardeşin de mis gibi kokacak
Ama senden bana kalan tek şey o koku..
Resimlerin, videoların da var tabi, hatta onlarda sesini de duyuyorum
Ama canlı canlı hissedebildiğim, seni hatırlatan o koku..
Bilmem ki ne yaparım, nasıl yaparım?
Birkaçını ayırırım muhtemelen, saklarım yine.
Çıkarıp çıkarıp koklamak için,
Sana giydirdiğim gibi üst üste koyup (pantolonun üstüne giydirdiğim tişörtü serip, alta da ayakkabılarını koyup) uzun uzun izlemek için.
Çok acı bir sahne biliyorum,
Ölen bebeğinin kıyafetlerine bakarak avunmaya, hasret gidermeye çalışan bir anne..
Eskiden olsa böyle bir sahneyi düşünmek bile içimi parçalardı,
Ama şimdi benim başıma gelince ve bunu defalarca defalarca yaptıkça normalleştirdim sanırım.
Ölen bebeğimin kıyafetleri lazım bana, en azından bazıları.
Koklamak, sarılmak ve uzun uzun seyretmek için.