Kategoriler

5 Mayıs 2020 Salı

2
yorum
Alıştım zamanla...




6 sene önce bugün Gazi Hastanesinin koridorlarında... Bir anne babaya düne kadar güle oynaya büyüyen 16 aylık bebeklerinin öldüğü söylendi. "Malesef.... kaybettik...yapılacak her şeyi yaptık ama malesef..."li cümleler... Yeşil hastane örtüsü altında yatan pamuk gibi bebeğin, tazecik ölü bedeni... Öleli yarım saat olmuş olmamış... Allah'ım ne büyük acı... Acıklı bir film izler gibi gözümün önünden geçer o günün her bir saniyesi, vücudumun her bir hücresi kanar sanki... Şu kadar yıl yaşadım o günden beri, hâlâ ciğerimi sökercesine yakar o anın acısı.. Nasıl dayandın Sevcan, hayret! derim kendime. Hayret ederim acı eşiğime..

Öldü fikrine inanmadım tabi ikin, nur gibi yüzünü gösterdiler çocuk yoğun bakım koridorunda. "Benim oğlum nerdeeeeee" diye feryat feryat girdiğim mezarlık gasilhanesinde buz gibi ölü yüzünü öptürdüler. Gözümün önünde toprağın içine gömdüler. Yalnız bu acıyı da ikiye yazın, "bir annenin evladını toprağa gömüp dönmesi..." Allah'ım ne büyük acı...


Yine inanmadım, bakın görün benim oğlum geri gelecek dedim içimden. Her gün mezarına gidip dinledim toprağın altını. Bir ses duyacağım da senin ölmediğin anlaşılacak, çıkaracaklar seni diye. Ellerimi toprağına soktum aylarca, elime dokunacaksın ve çekip çıkaracağım seni toprak altından diye... Mezar taşını yaptırmayı bu yüzden reddettim başlarda. Mezar taşı olursa seni çıkarmam zor olur diye...
Neyse.. Mezarın başındaki feryatlarımı, umutlarımı, dualarımı anlatmaya gücüm yetmiyor bugün. Zamanla kabullendim senin öldüğünü.. Dile kolay işte tam da burası, "zamanla!"


Beşiğini kaldırtmadım başucumdan aylarca, başının izi çıkmıştı çünkü yatakta.
Boş yastığını çoook salladım ayağımda, seni uyuttum güya..
Ninniler söyledim mezarında, ağlaya ağlaya..
Suluğunu, sarı emziğini de kaynattım senden sonra...
Buzlukta sebze çorban durur mesela, hala..
Ama dilde "alıştım zamanla"...

Sakat kalmış gibi hissettim kendimi.
Hani bi kaza sonrası yürüyemez ya bazıları, ben de senin ölümünden sonra eksilttim kendi yarımı..
Gülerim, gezerim, yaşarım...
Sorsan iyi derler benim için, güçlü kadın, iyi dayandı derler.
Ama dayanamıyorum bilesin.

Benim ciğerimi parçalayıp atan, yüreğimi lime lime eden o acı gram azalmadan durur yerinde. Kor gibi bir ateş yanar yüreğimin çekirdeğinde. Haykırsam dağları yerinden oynatacak kadar feryat var içimde. Hala... Ama alıştım zamanla...

2 yorum :

  1. Tesasüf eseri bir paylaşımınıza rastladım. Bunun üzerine bir kaç paylaşımınız ve en sonuncusu olarak da bu paylaşımınızı okudum. Sizin için çok üzgünüm sadece bunu söylemek için yazıyorum. Ben ne bir anne nede bir babayım. Evli bile değilim 28 yaşında bir erkeğim ama bir anne bir baba gibi çektim içimde acınızı ve gazi hastanesine her gidişimde sizi hatırlayacagım artık. Belki teselli olmaz ama hepimizin gideceği yer orası bize kalan hayatı kırmadan dökmeden sevgiyle yaşamak sevdiklerimiz mutlaka bizi bekliyor olacaktır. Allah rahmet eylesin minik sevimli evladınız cennette minik arkadaşları ile çok mutludur eminim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Nasıl güzel hissettirdi yorumunuz, nasıl nahif.. Amacım kimseyi kendi acımla üzmek değil inanın. Yaz demişti psikolog o dönem bana, kendini yakınlarına anlatmak istemiyorsan yaz demişti. Hakkaten de terapi oldu bana. Çok tesekkür ederim iyi dilekleriniz ve güzel yüreğiniz için.

      Sil