Bizim evimizde de çok var, abinden sana kalanlar, sana aldıklarımız, abine aldıklarımız.. Abinin odasındaki oyuncak sepetinde dururdu çoğu. Henüz senin ayrı odan olmadığından senin eşyaların/oyuncakların ya abinin odasında ya da bizim odada olurdu.
Sen öldükten sonra uzun bir süre hiçbir eşyana dokunmadım, kimsenin kaldırmasına da izin vermedim. Başının izi olan yatağın yaklaşık bir ay boyunca böyle boooş boş durdu başucumda mesela. Gece uyandığında seni pışpışlarken oturduğum sandalyeyi bile kaldıramamıştım.
Benim yattığım taraftaki etajerin üzerinde bezler, ıslak mendil, kağıt havlu, emzik kutun ve yine birkaç küçük oyuncağın durdu uzunca süre yine sen öldükten sonra. İnanmamıştı aklım, dimağım senin gerçekten öldüğüne.
Sonra o eşyaların verdiği acı dayanılmaz olunca kendim kaldırmıştım, tek tek. Tek tek, özenle, ağlaya koklaya kaldırmıştım eşyalarını. Oyuncaklar ayrı bir kutuda, kıyafetlerin ayrı bir kutuda duruyor hala. İçlerinden en çok giydiklerini, oynadıklarını küçük bir çantaya koyup ayırmıştım. Kolayca çıkarıp koklamak için.
Dedim ya oyuncakların abinin odasındaydı diye. Seninkilerle birlikte abininkileri de kaldırdım. Zaten oynamıyor artık büyüdü diye. Geçenlerde okulda yapacağı bir faaliyet için bir oyuncak lazım oldu, tavan arasındaki oyuncak kutusunu açtık. Zaten uzun süredir istiyordu abin, özlemişti oyuncaklarını. Tek tek inceledik birlikte hepsini. "Aaaa böyle bir oyuncağım da vardı dimiii, aaaa ben bunu kayboldu sanıyoduuum" diye diye heyecanla kurcaladı hepsini. Senin oyuncakların da çıktı kutudan ve biz hiç canımız acımıyormuş gibi yaparak onları da hatırladık abinle. Onlarla yaşadığımız anılarımızdan bahsettik. Benim canım çok yandı bunu biliyorum ama sanırım abine de zor geldi senin oyuncaklarını tekrardan görmek. Çünkü bir ara kendi oyuncaklarına sevinirken "İyi oldu böyle yaa normalde hiç yüzüne bakmadığın şeyleri nasıl da özlemişsin. Bir şeyin kıymeti onu kaybedince anlaşılırmış derler ya seninki de öyle oldu annecim" dediğimde ben "Evet anne, mesela kardeşim ölmeden önce ben hep onu gıcık ediyodum, ağlatıyodum. Ama şimdi olsa hiç üzmem onu" dedi.
Evet, buna eminim. Şimdi olsan hiç üzmez seni. Şimdi olsan..Keşke..
Benim yattığım taraftaki etajerin üzerinde bezler, ıslak mendil, kağıt havlu, emzik kutun ve yine birkaç küçük oyuncağın durdu uzunca süre yine sen öldükten sonra. İnanmamıştı aklım, dimağım senin gerçekten öldüğüne.
Sonra o eşyaların verdiği acı dayanılmaz olunca kendim kaldırmıştım, tek tek. Tek tek, özenle, ağlaya koklaya kaldırmıştım eşyalarını. Oyuncaklar ayrı bir kutuda, kıyafetlerin ayrı bir kutuda duruyor hala. İçlerinden en çok giydiklerini, oynadıklarını küçük bir çantaya koyup ayırmıştım. Kolayca çıkarıp koklamak için.
Dedim ya oyuncakların abinin odasındaydı diye. Seninkilerle birlikte abininkileri de kaldırdım. Zaten oynamıyor artık büyüdü diye. Geçenlerde okulda yapacağı bir faaliyet için bir oyuncak lazım oldu, tavan arasındaki oyuncak kutusunu açtık. Zaten uzun süredir istiyordu abin, özlemişti oyuncaklarını. Tek tek inceledik birlikte hepsini. "Aaaa böyle bir oyuncağım da vardı dimiii, aaaa ben bunu kayboldu sanıyoduuum" diye diye heyecanla kurcaladı hepsini. Senin oyuncakların da çıktı kutudan ve biz hiç canımız acımıyormuş gibi yaparak onları da hatırladık abinle. Onlarla yaşadığımız anılarımızdan bahsettik. Benim canım çok yandı bunu biliyorum ama sanırım abine de zor geldi senin oyuncaklarını tekrardan görmek. Çünkü bir ara kendi oyuncaklarına sevinirken "İyi oldu böyle yaa normalde hiç yüzüne bakmadığın şeyleri nasıl da özlemişsin. Bir şeyin kıymeti onu kaybedince anlaşılırmış derler ya seninki de öyle oldu annecim" dediğimde ben "Evet anne, mesela kardeşim ölmeden önce ben hep onu gıcık ediyodum, ağlatıyodum. Ama şimdi olsa hiç üzmem onu" dedi.
Evet, buna eminim. Şimdi olsan hiç üzmez seni. Şimdi olsan..Keşke..
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder