Kategoriler

özlem etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
özlem etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

12 Ekim 2018 Cuma

6
yorum
Öleni unutmak..

Unuttum sanıyorlar
Seni, ölen oğlumu artık unuttum sanıyorlar.
Ne garip
Buna inanılır mı, bu olabilir mi?
Ama benim payım da çok büyük bu düşüncenin oluşmasında
Çok soğukkanlıyım
Baban hariç herkesin yanında fazlasıyla soğukkanlıyım.
Kelime tam bu mudur bilmiyorum ama anlatmak istediğim hiç ağlamadan, unutmuşçasına senden bahsedebiliyorum. Normal bir muhabbette konu ölüm olunca ağlamadan, ölümün beni ne kadar yaktığını anlatmadan sürdürebiliyorum sohbeti.
Geçenlerde sohbet reenkarnasyona kadar vardı. Fikre katılan oldu, örnekler veren oldu, dalga geçen oldu. Epey dinledim arkadaşları, içimden seni düşünerek. Ben inanmıyorum dedim net bir şekilde. Ben oğlumun şu an dünyada başka bir bedende yaşadığına inanmıyorum. Allah ona bu dünyada 16 ay ömür vermiş, yaşadı kollarımda ve gitti Cennet'e. Ben de layık olabilirsem, orada kavuşacağız.

Yine başka bir gün bir arkadaşım, ölen annesinden bahsederken gözleri doldu. İnsanların o dönem onu anlamadıklarını, onu bazı şeylere zorladıklarını anlattı. Dinledim, akıl verdim. Sonra "benim oğlum öldüğünde rapor aldım işe gitmedim diye 'amma çok yattın evde haa' diyen oldu. Hem de en yakınlarımdan biriydi bu. Kimse artniyetli yapmamıştır, bilmediklerinden.. Demek istediğim insanlar seni anlayamazdı zaten." dedim. Dedim ama ağlamadım hiç.

Bu halimden korkuyorum açıkçası, bence normal değil.
İnsanın kendini bu kadar tutması, bu kadar içine atması normal değil.
İlk zamanlarda bile insanların yanında tutardım kendimi ağlamamak, bağırıp haykırmamak için. Bazen yapabilir, bazen patlardım ama hep tutmaya uğraşırdım. Hatta terapiye gittiğim bayan psikolog bile "anlatırken hiç ağlamamanız ilginç" demişti. Onun tavsiyesiyle yazmaya başladım hatta. Benim biriyle konuşurken kendimi bu kadar tuttuğumu anlayınca "yaz o zaman, yalnızken yazıya dök içini" demişti. Sadece bu fikrini mantıklı buldum ve bi daha da gitmedim terapiye. Yazdım. İlk aylarda psikolog karşısında bile ağlamazdım yani. Oysa şimdi bu satırları yazarken bile gözlerim yaş dolu, ekranı göremiyorum. O zaman acım o kadar tazeyken nasıl tutabildiysem?
Ama biliyorum kendimi, başka bir insan karşısında tutuyorum kendimi. Yalnızken frene basmıyorum, tam gaz ağlayabiliyorum.

Geçen ay annem bizdeydi bi süre. Hastane işleri filan epey dolaştık annecimle. İş güç, hastalık doktor konuşurken ara ara hep sohbet ettik. Bi gün yine hastane bahçesinde yürürken "U-nut-tun mu" dedi bir anda. Anladım hemen, cız etti içim. Ama anlamamışa yattım. "Oğ-la-nı u-nut-tun mu" dedi sonra felçli sesiyle. (Anlatamadım sana oğlum, vaktimiz olmadı. Annem 18 yıl önce geçirdiği felçten sonra böyle tane tane konuşur ve yavaş yavaş yürür oldu. Olsun canı sağ ya yetiyor bize. Şükür..) "Oğ-la-nı u-nut-tun mu" dedi felçli sesiyle. "Unutulur mu anne" dedim yine gayet soğukkanlı. "Unutmadım, alıştım böyle yaşamaya" dedim sadece. Oysa

Unutmadım anne, hem de bir gram bile azalmadan hatırlıyor, seviyor ve özlüyorum bebeğimi.
Hala gözlerimden akan şu yaşlar şahit
Hala acıdan sallanan kafatasım şahit
Hala ağlamamak için sıktığım dişlerim, gözyaşı pınarına bastırdığım ellerim şahit
Gözyaşlarıyla yıkanan elim, yüzüm, boynum şahit.
Hala "yaşasaydı"lı cümleler kurar
Hala evin içinde büyümüş bir Asil Miran hayal ederim
Asya Miray'a baktıkça, Asil Miran düşer yüreğime
O da böyleydi diye diye yanarım içimden.
Asil Miran'ı düşündükçe Asya Miray düşer aklıma
Ya ona da bir şey olursa diye diye yanarım içimden.
Hala kendime kızarım nasıl dayanıyorsun diye
Hala Allah'a her el açışımda her dua deyişimde "yardım et Allah'ım bana" derim
"Sana sığınıyorum dayanmama yardım et"
Unutmadım anne
Ölen oğlumu, canımın parçasını unutmadım..



Devamı --> »

3 Mart 2016 Perşembe

8
yorum
Seni görmek..

İki gecedir tam uykuya dalarken seni görüyorum oğlum.
Rüya mı gördüm hayal mi kuruyorum tam anlayamıyorum. Ama çook gerçek gibi olduğun için sıçrıyorum bir anda, o heyecanla.
Bacaklarıma bir sızı saplanıyor bir anda, dizlerime kadar çekiliyor vücudum.
Bir nefes veriyorum seslice. Bir iç çekiş belki de bilmiyorum.
Kendi sesime uyanıyorum, o inlemeye.
"Acaba!" diyorum içimden. "Acaba gerçek mi?"

O "acaba"nın cevabı hiçbir zaman "evet" olmayacak biliyorum, hiçbir zaman göremeyeceğim seni bir daha (en azından bu dünyada). Ama olsun annecim, rüya da hayal de olsa seni öyle net, öyle gerçek görmek çok güzel.
Ona şükrederek uyuyorum iki gecedir.
Devamı --> »

31 Aralık 2015 Perşembe

"İnsanın kolları özler mi?"

"İnsanın kolları özler mi?" demiş..
Deme Sergül öyle deme lütfen basma benim de yarama.
Bir annenin kucağı boş kalınca ne çeker bilirim..
O kollar çoook özler, bilirim..

Yolun Neresindeyim?: Nasılım?: En çok ben merak ediliyorum. Nasılım? İyiyim demek adetten ama iyiyim. İnsan beyni böyle programlanmış. Yemek yiyor, sohbet e...
Devamı --> »

11 Mart 2015 Çarşamba

Öyle ağırım ki..

"Öyle ağırım ki kendime
 Sen benden gittin gideli.."

Devamı --> »

3 Mart 2015 Salı

Seni her nefeste özledim bugün..


"Acıyı başıma nar eylediler
Hayaline daldı gözlerim bugün
Dumanlı başıma dağ eylediler
Seni her nefeste özledim bugün..

Yırtıldı göğsümde çığlığım sesim
Boğazıma düğümlendi nefesim
Yüreğime akan bu kanı kesin
Yediğim kurşunu sezmedim bugün..

Kırıldı umudu serçe kuşların
Yüzüne dağılmış sırma şaçların
Böyle acımı olur günü baharın
Yüzüme dayandı dizlerim bugün.."

Devamı --> »