Kategoriler

4 Ağustos 2016 Perşembe

9
yorum
Yeniden başlayabilmek..

Asil Miran, can oğlum..

Kaç zaman geçti sen gideli. Senin ölümünle hayatımızın yerle bir olan taşlarının, tuğlalarının, enkazının içinde çaresiz kaldık. Epeyce bir süre elleyemedik, o herbir yana saçılmış tuğlalara baka baka, yana yana uzunca bir zaman geçirdik. Ama "Hayat devam ediyor" klişesi bize de uğradı ve devam ettirmemiz gerektiğini anladık. O enkazı temizlemeli ve tekrardan örmeliydik o taşları. Özellikle de abin için.. Abini o yıkıntıların arasında yaşamaya mecbur edemezdik.

Toparlanıyoruz çok şükür. 
En baştan, sıfırdan diziyoruz taşları üst üste. Ama her bir taşta senin yokluğunun acısı, izi var bilesin. Senin ölümünle gözümüze, gönlümüze yerleşen o burukluk hiç geçmiyor. Sanki bir filtre var gözümüzde de biz baktığımız her şeyi o filtrenin arkasından görüyoruz gibi. Tam tarif edemeyeceğim muhtemelen, buruk işte herşey..

Bir bebeğimiz daha olacak, biliyorsun. Yerle bir olan hayatımıza çok şey katacak, bir çok taş yerine oturacak inşallah. Umutluyum ama o bahsettiğim burukluğu atamıyorum. Abinde, sende yaşadığım heyecan bu bebekte karışık duygulara döndü. Hamileliğim ilerliyor ama ben gereğini yerine getiremiyorum çoğu zaman. Süt içmeliyim en basitinden ya da ceviz yemeliyim mesela.. Yapayım diyorum ama bir yandan "Asil Miran'da süt içtim de n'oldu? Zaten Allah'ın yazgısını değiştiremem ki." deyip kalıyorum. Fotoğraf çekeyim diyorum, bu anları ölümsüzleştireyim. Sonra bir anda senin resimlerin geliyor gözümün önüne ya da sana hamileyken çekindiğim resimler. Sen ölüp gittin ve arkanda resimlerin kaldı ya, "bu anları ölümsüzleştireyim" diye kendi ellerimle binbir heyecanla çektiğim resimlerin... Vazgeçiyorum bir anda ve Allah'ın yazgısına bırakıyorum kendimi. Sağlıklı, hayırlı ve uzun ömürlü olması için dua ediyorum sadece, Allah'ım acısını yaşatma diyebiliyorum. Süt içmekle, sağlıklı beslenmekle neyi ne kadar değiştiririm bilmiyorum. O buruk pencereden bakarak hamileliğin gereklerini ne kadar yapabiliyorum bilmiyorum ama yerle bir olan hayat taşlarımızı örmeye çabalıyorum..
Devamı --> »

27 Temmuz 2016 Çarşamba

3
yorum
Yine derinlikler..

Ne tuhaf.
4 sene öncesine döndüm sanki, sana hamile olduğum zamanlara..
Üzgün değilim asla ama burukluk var çokça.
Aynı kıyafetleri giydiğimde özellikle, artık belirginleşen göbeğime bakıyorum ve Asil Miran mı acaba diye düşünüyorum. Mümkün değil biliyorum ama en azından sana benziyor mu diye düşünüyorum.
Belirsizlik var biraz, nasıl olacak, ne hissedeceğim kardeşini kucağıma alınca?
Seni hatırlayıp üzülecek miyim?
Sana benzerse ne yaparım? Rahatlar mıyım biraz ya da baktıkça seni görüp hüzünlere mi dalarım bilmiyorum.
Daha cinsiyeti bile belli değil. Kız bile olabilir. Bazen kız olsun istiyorum, senin yerini almasın diye. Ama hayal kurarken hep erkek hayal ediyorum, seninle yaşadığımız güzellikleri tekrar yaşayabilmeyi istiyorum.
Acaba senin haberin var mı bir kardeşin olacağından. Allah, cennette görüştürüyor mu ruhlarınızı acaba? Bilmem ki tuhaf işte, ben sanki bu bebekle bana kokunu yollayacakmışsın gibi hissediyorum.

Bazen de ona haksızlık edeceğim için üzülüyorum. O, bambaşka bir bireyken ben acaba hep seni mi arayacağım onda. O da mis gibi kokacak eminim ama ben o kokuyu Asil Miran'ın kokusu diye mi çekeceğim içime. Seninle kıyaslayıp seni sever gibi mi seveceğim. Bilmiyorum.

Abin bile aynı endişede sanırım. Bu kardeşinin adını da Asil Miran koyalım mı dediğimizde itiraz etti, "Ama o büyüyünce çok üzülür, abim ölmüş diye doğurmuşlar beni, onun adını koymuşlar der" dedi. Bilmiyorum, haksız da değil.

Bu kadar derin düşünmemeliyim biliyorum. Bir bebeğim daha olacak Allah'ın izniyle ve ben onu her şekilde çok seveceğim demem yeterli. Ama yapamıyorum henüz, senin ölümünden sonra doğacak bebeğime nasıl yaklaşacağım, ne hissedeceğim, senin ağırlığınla ezmeden haksızlık yapmadan büyütebilecek miyim bilmiyorum..

Tek sığınağım dualarım yine.
Allah'a sığınıp O'na bırakıyorum herşeyi..
Devamı --> »

26 Haziran 2016 Pazar

3
yorum
Kahrın da hoş, lütfun da hoş..

Cana cefa kıl ya vefa,
Kahrında hoş lütfunda hoş
Ya derd gönder yahut deva,
Kahrın da hoş lütfunda hoş.
Hoştur bana senden gelen,
Ya hil’at-ü yahut kefen,
Ya taze gül yahut diken,
Kahrın da hoş lütfun da hoş.
Gelse celalinden cefa,
Yahut cemalinden vefa,
İkisi de cana safa,
Kahrın da hoş lütfun da hoş.
Ey padişah-ı lem yezel,
Zat-ı ebed, hayy-ı ezel,
Ey lütfu bol, kahrı güzel,
Kahrın da hoş lütfun da hoş.
Ağlatırsan zari zari,
Verirsen cennette huri,
Layık görür isen nar’ı
Kahrın da hoş lütfun da hoş.
Gerek ağlat gerek güldür
Gerek dirilt, gerek öldür,
Bu Aşık hem sana kuldur,
Kahrın da hoş lütfun da hoş.
Devamı --> »

23 Haziran 2016 Perşembe

3
yorum
Kalp atışı..

Kalp atışı..
Ne güçlü, ne kritik bir hayat belirtisi...
Ara ara değil sürekli atmalı.
Bir tek atış bile aksamadan, hiç telafisi olmayan,
Öyle kritik..
Kalp atışı varsa hayat var, can var
Kalp atışı yoksa........

Senin öldüğün kalbinin durmasıyla netleşmişti,
Çünkü öncesinde bilincin kapanmıştı zaten,
Solunumun da durmuştu ama makineye bağlayarak telafi edilmişti.
Ama kalp atışı öyle olmuyormuş,
Kalbin durup da bi daha atmayınca "Öldü" demişlerdi senin için.
O minik kalbin durmuştu ve bir daha da dönmedi kararından.
(Muhakkak ki Allah'ın kararı tabi)

Ne kadar kıymetli olduğunu o zaman anlamıştım kalp atışının,
Ne kritik bir işaretti öyle.

Artık abine ya da babana sarıldığımda kalp atışlarını duyarsam çok etkileniyorum,
Dinliyorum içten içe,
Şükrediyorum kalpleri atıyor diye.
Seni düşünüyorum sonra
Duran kalbini..
Bir kez de Asil Miran'ın kalp atışını dinleyebilsem ya
Onun kalbi de tekrardan atmaya başlasa ya diye iç geçiriyorum.

Ama dün bir şey oldu,
Senin duran kalp atışının acısı, karnımdaki minik kardeşinin kalp atışını ilk kez duymamla sevince döndü sanki.
Sanki o iç geçirişime bir cevaptı bu,
Sen Allah'tan umudunu kesmedikçe O hiç beklenmedik mucizeler verir diye.
Çünkü senden sonra kurumuş, solmuş, ölmüş gibi hissederken kendimi
İçimde bir can yeşermişti.
Kalbi atıyordu, canlıydı
Tamam, hamile olduğum belliydi, netti ama "Kalp atışını duymayı bekleyelim" demişti doktor.
Kritik olan yine kalp atışıydı.
Minicikken, daha milimetrelerle ölçülüyorken içindeki kalp görevini yapmaya başlamıştı, atıyordu.

Ağlamaya başladım duyar duymaz,
"aaaa tamam" dedim niyeyse ve ağlamaya başladım.
Seni bilen doktorum da yorum yapamadı fazla, birkaç saniye daha dinletip çıktı ultrason odasından.

Tutardım kendimi, artık olur olmaz ağlamıyordum, senden bahsederken bile..
Ama bu yeni kalp atışını duyunca tutamadım o ayarımı.

Şükür içindi gözyaşlarım, Allah'ın beni bir kez daha sevindirdiğini gördüğüm içindi gözyaşlarım,
O'na sığınmanın ne kadar rahatlatıcı, ne kadar doğru olduğunu birkez daha anladığım içindi.
Bana bu mucizeyi tekrar nasip ettiği için.

Ama insanoğlu işte istemesi hiç bitmiyor,
Şimdi de "Allah'ım n'olur o kalp atışı durmasın, erken durmasın, ben onun durduğunu görmeyim" diye dua ediyorum.
Tıpkı abinin kalp atışları için dediğim gibi..

Zor çünkü annecim, çok zor..
Bir annenin evladının kalbinin artık atmadığını duyması çok zor.
Allah'ım hiçbir anneye yaşatmasın bunu,
Hepimizin evlatları sağlıklı olsun, bütün çocukların kalbi sevgiyle coşkuyla atsın..

Devamı --> »

17 Haziran 2016 Cuma

12
yorum
Can..

Bir can daha çoğalacağız bu kış.
Bebeğim neremde saklayım seni?
Hoş gelir,
Safa gelir,
Asil Miran'ın kardeşi..
Devamı --> »

6 Haziran 2016 Pazartesi

6
yorum
Evlat orucu..

Ramazan Ayı başladı. Zaman çabuk geçiyor aslına bakarsan. Senden sonra iki Ramazan Ayı geçmiş, bu üçüncü.

Nedense son ikisini çok hatırlamıyorum, en net hatırladığım senle olan. Emziriyordum seni ama yine de oruç tutmak istemiştim. Çok dua etmiştim Allah'a sütüm azalmasın diye. Öyle de olmuştu çok şükür. Ben oruçluyken de sen gayet iyi doyardın, sütte azalma olmamıştı aksine artmıştı bile sanki.

Koşuşturmayla geçen plansız düzensiz bir Ramazan'dı. Tam iftar vakti sen uyanırdın, bazı günler seninle ilgilenicem diye orucumu açamadığım olurdu. Abinden bir parça ekmek isterdim çok dayanamayınca. Kızardım biraz sana içten içe, söylenirdim yani "oğlum bi yarım saat müsaade etsen. Nasıl ayarlıyorsun tam bu saatte uyanmayı!" diye. Ya da sahur vakti ezan okunmasına çok az kalmışken ben hala seninle uğraşıyor olurdum, yine söylenirdim senin vakitsiz uyanmana, uyumamana..

Şimdi o kadar boşum ki. İstesem ne sofralar ne yemekler hazırlarım kendime. Çeşit çeşit yemekler, börekler, tatlılar yapacak kadar çok vaktim var. İlgilenmem gereken küçük bebeğim yok çünkü. Sen yoksun. Tamam vaktim çok ama tadım yok annecim. O koştura koştura, bazen bi parça ekmekle açtığım oruçların keyfi  yok.

Nedense zorlanmıyorum, özel bir hazırlığa gerek duymuyorum. Düşünmüyorum bile ne yaparız, ne yeriz, nerde yeriz diye.  Açlığın, susuzluğun zor geleceğini düşünmüyorum artık. Bedenin aç kalması nedir ki ben asıl evlat orucunu tutuyorum, hem de bir ömür süren. İftarı ahirete kalan evlat orucu benim tuttuğum. Ne sahuru var ne ezan saati belli. Bekliyorum işte bilemediğim bir iftar vaktini. Senin yokluğunun verdiği acı, o acıya sabırla dayanmaya çalışmam ibadet gibi sanki. Bu evlat orucunu layıkiyle tutabilirsem, inşallah, benim bayramım o zaman olacak..
Devamı --> »

5 Haziran 2016 Pazar

Bir Melek daha..

Evlat acısı öyle derin öyle zor ki. Buraya yazdıklarımı okuyarak çok ağlayan oldu bana, benim için dua eden çok insan var biliyorum. Hiç tanımasalar da ne seni ne de beni, azıcık empati yapıp çocuğunun ölümünü düşünen kim olursa olsun dayanamıyor.
En son paylaşımınız benim kıyametimin koptuğu gün tahamın melek olduğu gün 20 gün geçti çok yanıyorum uykusunda melek oldu 25 aylık oğlum bana ulaşırmısınız............. lütfen çıldırıyorum aklımı oynatacam
Şu yukarıdaki yorumu okuyunca da benim içim yandı, "Allah'ım n'olur yanlış anlamış olayım, n'olur yanlış olsun" diye diye defalarca okudum. O annenin şu an çektiği ızdırabı, yaşayarak bilen biri olarak içim çekildi üzüntüden. Yazıştık, telefonla konuştuk. Kısmet olursa bir gün yanına gidip omuz omuza verip ağlayacağım. Çünkü onun şu anda sadece buna ihtiyacı var. Sadece yaşadığı acının ne kadar büyük olduğunu, onun ne kadar zor durumda olduğunu anlayacak birilerine ihtiyacı var. O da biliyor aslında bu dünyanın geçici olduğunu, o da biliyor Cennet'te bebeğine kavuşacağını. Ama yine de dayanması zor işte, her şeye her teselliye rağmen ağlamamak, acıdan kıvranmamak imkansız.

Ben burda dua ediyorum her aklıma gelişinde Allah'ım annesine yardım etsin, ona dayanma gücü versin diye. Oğluşum sen de minik Taha'ya arkadaşlık et orda..
Devamı --> »