Seni alıp asıl dünyaya taşıyan melek, bizim ocağa yine uğrayacak.
Dedenden umudu kestiler kuzucum,
Alın evine götürün, son günlerini evinde geçirsin dediler.
Son günlerini..
Deden bu dünyadaki son günlerini yaşıyormus, öyle dediler.
O koca koca eğitimler almış, defalarca benzer vakalarla karşılaşmış olan tıp hocalarının kesin sözlerine rağmen içim razı gelmiyor insanların böyle kesin konuşmasına. "Allah bilir, siz bilemezsiniz." diye susturasım geliyor doktorları. Bir insanın ne zaman öleceği hakkında kim fikir beyan edebilir, kim böyle bir cürette bulunabilir.
Belki bizim işimize gelmediği için inanmak istemiyorum doktorlara. Belki babanız iyileşti artık hiiç tekrar etmeyecek hastalığı deseler sorgusuz sualsiz inanacağız doktorlara. Koskoca profesör dedi diye içimiz rahat bayram edeceğiz belki. Keşke..
Ama öyle değil işte, bize yine acı konuşmalarını yaptı doktorlar.
Senin hastalığını acı acı anlatan, olacakları bildiren doktor bu sefer de dedenin hastalığını anlatmış umutsuzca. Yapacak hiçbir şey yok demiş halana, babanızı götürün evinde beklesin ölümü demiş.
Ben daha senin yasını bitirmemişken, babaannenlerin o evi bana göre hala senin cenaze evinken bir cenazeye daha mı ev sahibi olacak o ev. Yine mi herkesler yasa gelecek o eve, yine mi ağlayanlar teselli edilmeye çalışılacak, yine mi "Başınız sağolsun." diyecekler bize.
Bilmiyorum kuzucum, ne olacak bilmiyorum.
Sen öldükten sonra çoook zorlanmıştım kabullenmeye, aniden apansız gidişini gerçekleyememiştim kafamda. "Ama biraz daha yaşasaydı, hemen niye öldü, hastalığı için uğraşsaydık belki düzelirdi. Bir gecede insanın oğlu ölür mü!" diye sızım sızım sızlanmıştım.
O zaman derlerdi, böyle olduğu daha iyi diye, beklemek daha zor, daha dayanılmaz diye.
Şimdi onu da yaşayacağız kuzucum,
Birimizin ölümünü bekleyeceğiz çaresizce.
Allah biliyor tabi dedene ne kadar yanıp ağlasam da, senin acın senin yangının daha baskın içimde.
Ona üzülürken bile senin ateşini yakıyorum içimde.
Ölüm gerçeği beynimi acıtıyor.
Şurda 6-7 ay öncesine kadar sapasağlamdı, ölümü aklımıza bile gelmiyordu, daha kendi anne babası 3 yıl önce ölmüştü dedenin. Tamam çok genç değil ama 60-65 yaş arası için de yaşlı, ölümü yakın denmezdi ki.
Ama kanser teşhisi konulduktan sonra bu kadar hızla çökmesi korkutuyor insanı.
Bir anda sanki içine bir zehir bırakılmış da içten içe onu eritiyormuş gibi.
Senin hatırladığın dinç ve sağlıklı deden zayıfladı annecim çok zayıfladı, sapsarı yüzü gözü, konuşmaya zorlanıyor. Ama algısı hala genç bunu da biliyorum, o da şaşırıyor kendi haline, o da beklemiyordu böyle aniden ölümün geleceğini. Öyle değilmiş gibi davranıyoruz, kanserin iyi huylu olduğunu küçülmeye başladığını söylüyoruz. İnanmaya çalışıyor ama çok zekiydi deden, bilirsin. Anlıyor içten içe, biliyor o da..
Şimdi ikinizin resimlerine bakınca daha bi anlıyorum dünyanın yalan oluşunu.
Ölümün hep yanı başımızda oluşunu.
Ama bakma böyle acı acı yazdığıma, isyan değil "Haşaa.." Allah böyle buyurduysa "Amenna.."
başınız sağ olsun. mekanı cennet
YanıtlaSilNihal Hnm., kayınpederim devam ediyor bu hastalıkla mücadelesine. Dualarınıza bizi ve bizim gibi şifa bekleyenleri de ekleyin n'olur. Teşekkür ediyorum ilginize..
Sil