Kategoriler

2 Ekim 2015 Cuma

2
yorum
2013 dogumlu bebekler (Cocuklar)..

     Büyümüşler hepsi ve bir bir karşıma çıkıyorlar. 2013 doğumlu yani seninle aynı yıl doğanlar..
Artık bebek değil hiçbiri, çocuk dersin bir görsen. Büyümüşler, yürüyor koşuyorlar, konuşuyorlar tatlı tatlı.

     Yeni işyerimde bir arkadaşın kızı senden bir gün önce doğmuş, 11 Ocak 2013. Duyunca "Aaaa benim oğlumla yaşıt, oğlum da 12 Ocak'ta doğdu" dedim ve karşımdakilerin 1-2 sn. donduğunu farkedince "Benim iki oğlum vardı aslında ama küçüğünü kaybettik" dedim acısızca. Hiç acı çekmiyormuş gibi görünerek ve hemen konuyu değiştirerek.

     Yine başka bir arkadaşımın işe gelip "Babacıııım" diye koridorda cıvıl cıvıl bağıran kızının senden bir ay önce doğduğunu öğrendim. Ama senden bahsedemedim orada, nedense.. Muhtemelen o mutlu aile tablosunu bozmamak, o insanları üzmemek için..

     Senin akranın olanların bazıları da abi oldu biliyor musun kuzucum. Çok ilginç geliyor bana. Sanki sen büyüyemedin diye hiç bir bebek büyümüyor sanıyorum. Hayat bizde nasıl durduysa herkes için aynısı oldu sanıyorum. Sonrasında devam eden, akıp giden, bebekleri büyüten hayatı görünce şaşırıyorum.

     Senin yaşıtlarını görmek hoşuma gidiyor çok. Yaşasaydın sana olacakları görüyorum bir şekilde. Kalbimin yarısı kıpır kıpır oluyor. Ama diğer yarısı yanıyor, diğer yarısı sızlıyor kalbimin annecim. Çünkü o deli özlem, o çaresiz hasret ateşi harlanıyor iyice. O çocukları bağrıma basıp uzuun uzun koklamak istiyorum. Senin kokun gelir mi azıcık içime diye. Ama yapamıyorum tabi ki. Olmaz ki.. Bebeği ölmüş bir annenin bebeğiyle aynı yaşta başka bir çocuğa sarılarak ağlamasına kimse dayanamaz ki..
Devamı --> »

Acıyı yazıya dökmek, yeniden..

Yazmıyorum aylardır..
Yazmayım da bundan sonra dedim defalarca..
Çünkü tanıdık kimsenin okumadığını, hiç kimseye bu sayfanın varlığını belli etmediğimi bildiğim halde ya okurlarsa diye geçiriyorum içimden, belki yıllar sonra ama bir şekilde bu koca internet deryasında bir tanıdığa denk gelebilir bu yazdıklarım.
O da çok önemli değil ama baban okuyor bunları annecim.
O takip ediyor yazdıklarımı ve her okuduğu yeni not, onun umudunu biraz daha köreltiyor.
Çok kez açıkladım, bana iyi geliyor yazmak dedim ama onun üzüldüğünü görüyorum ve her seferinde yazmama kararı alıyorum.
Dediğim gibi aylardır da yazmıyorum.
Ama buna ihtiyacım olduğunu hissettim annecim, bir şekilde bu acıyı bir yerlere anlatmalıyım.
Okuyanlardan da özür diliyorum bu vesileyle.
Çünkü üzüyor yazdıklarım onları biliyorum.
Hiç tanımasalar bizi ve hiç tanımayacak olsalar da evlat acısını son dozda yaşayan bu anne için üzülüyorlar biliyorum.
Affederler beni ve haklarını helal ederler inşallah.
Çünkü yine yazıyorum bak..
Tamam bu notlarımın asla sana ulaşmayacağının biliyorum.
Asla bu yazdıklarımı bir gün okuyabileceğin umudu yok içimde.
O acı gerçeğin bilicindeyim.
Ama bir şekilde iyi geliyor bunları yazmak, tam açıklayamadığım bir şekilde.
Çünkü kimseye tam anlatamıyorum bu yaşadıklarımı
Kimseye içimdeki yangını tümüyle anlatamıyorum.
Çünkü onları da üzüyorum anlatınca,
Ben belki biraz rahatlıyorum ama karşılığında beni dinleyen insanların içini acıtıyorum.
Beni bilirsin kuzucum, hiç sevmem insanları incitmeyi.
Bilirsin bu uğurda kendi rahatımdan ödün verebilirim.
Bilirsin bencilliğin tam tersi var bende.
Yersiz, gereksiz, ayarsız bir iyilik.
Ona yoruyorum bu durumu biraz, neden birilerine anlatıp az da olsa içimi dökmediğimi..
Devamı --> »

22 Haziran 2015 Pazartesi

2
yorum
Bugün benim doğum günüm, utanıyorum..

Annem, kuzum, yavrum..
Affet annecim beni,
Doğum günüm bugün..
Utanıyorum..

Engelleyemiyorum annecim, bana doğum günü olmasını engelleyemiyorum. Utanıyorum, canım çok yanıyor. Oğlum, minik bebeğim doğum günü nedir bilmeden öldükten sonra ben "doğum günüm" demeye.. Utanıyorum.

Arayanlardan, kutlayanlardan utanıyorum. "Yok, önemli değil, kutlamıyorum zaten" gibi cümlelerle geçiştirmeye çalıştırıyorum konuyu ama olmuyor annecim. Utanıyorum..

Sen öldügünde 32 yaşında olmak üzereydim. Kaldım o yaşta, 32'de. Bu yıl üstüne 1 katmaya dilim varmıyor. Sen o minicik 1 yaşının üstüne 1 bile katamadan öldün ya ben koskacaaaa 33'ü taşıyamıyorum. Utanıyorum..

Hani biz anneler çocuklarımız için deriz ya, ömrümden al onun ömrüne kat diye. Bize baksana annecim, ömür sürelerimize bir baksana. Çocuğun ömrü 1 yıl, anne 33'ü devirmiş. Benim ömrümden alıp seninkine katmadı Allah'ım. Oysa ki çok yalvarmıştım Allah'a senin öldüğünü söylediklerinde. "Yeter bana bu kadar, n'olur Allah'ım oğlumun yerine beni al" diye. "O bu dünyanın hiçbir şeyini görmedi, n'olur oğlum da biraz yaşasın" diye. Pazarlık yapmaya çalışmıştım aklım sıra Allah'la, "ben 30 sene yaşadım, oğluma da 30'a kadar izin ver" diye. Ama şüphesiz ki Allah olması gerekeni biliyordu ve benim yürek acısıyla ettiğim o yakarışları duymadı. Isyan sayma Allah'ım, affet beni, garip ciğerimin kavruluşundandı bil Ya Rabbi..

Ömrümden ömrüne katamadım oğlum. Sen 1 yıl yaşayıp öldün, bense 33'ü bitirdim. Utanıyorum..
Devamı --> »

14 Haziran 2015 Pazar

Yağmur, toprak, oğlum..

Yağmur, toprak, oğlum..
Yağan yağmur engellenir mi hiç!
Ama ana yüreği işte..
Durdurmak için bir şeyler düşünüyor.
Evin içinde ordan oraya koşturuyor.
Zavallı aklım, yağmur çok yağıyor diye üzülüyor.
Çok yağıyor, toprağın diplerine kadar iner, ıslatır oğlumu diye telaşlanıyor.
Sonra..
Sonra oğlumun ölü olduğu aklıma geliyor.
Yanıyor bağrım.
Zaten çoktan çürüdü diyor beynim
Islansa n'olur ki..
Ama ana yüreği işte
Yine de diyor, yine de ıslanmasa..
Devamı --> »

10 Haziran 2015 Çarşamba

Sana kreş seçmem lazım annecim, gelsen ya..

     Çok hesaplar yapmıştım aklım sıra, çok planlar kurdum sizin için. "Efe ortaokula başlarken Asil kreşe başlar, Efe liseye başladığında da Asil ilkokula başlar." diye planlanmıştım sizin de geleceğinizi.

     Abin ilkokulu bitiriyor annecim, gelsen artık n'olur. Senin için kreş seçmeliyim bu aralar. Abin ortaokula başladığında sen de kreşe başlayacaktın..
Devamı --> »

18 Mayıs 2015 Pazartesi

Yastadır deli gönül..

"Yastadır ey deli gönül yastadır
  Gelir diye kulaklarım sestedir."

Benim de delirmiş gönlümün yası bitmiyor kuzum. Hala bir şey olur da döner misin diye bekliyor akılsız aklım. Geceleri senin sesini dinliyorum hala, uyanır da ağlarsın diye. Sen varken, yaşarken, bölük pörçük uyuduğum o bir kaç saatlik uykuları özlüyorum. 10 saat, 15 saat uyusam da artık uyumuş olmuyor, uyanamıyorum bu dünyaya.

Kucağım boş kaldı. O boşluğa koyacak bir şey bulamıyorum. Omuzlarım çöküyor o boşluğun içine, ellerim dolanıyor birbirine kapatmaya çalışıyor o kucağımdaki boşluğu. İki yaşında bir çocuk annesi gibi anne ama hiç bebeği olamayan bir kadın gibi eziğim. Sanırım vücudumdaki hormonlar hala devam ediyor anneliğe, senin öldüğünü bilmeden annelik hormonları salgılanıyor hala bende. Ama onlara karşılık verecek, o hisleri bastıracak evladım yok işte. Ne yapayım bilmiyorum ki..

 Bugün sen varken çok sık gittiğimiz bir AVM'ye gittik abinle. Yemekten önce ellerimi yıkamaya giderken "Bebek bakım odası"nı gördüm bir an ve saplandı ciğerime bir sancı. Çook kez girmiştim oraya seni emzirmek için..

Girmeye utandım ama bugün. Bebeğim yoktu ki benim. Ne işim olurdu ki o odada. Utandım. Kapıdan bakıp çıktım. Kapıdan bakıp yandım..
Devamı --> »

11 Mayıs 2015 Pazartesi

2
yorum
Anneler Günüydü dün..

Anneler Günüydü dün..
Dünyada birçok ülkede "kutlanan" gün..
Ama bana kutlanası bir gün gibi gelmiyor artık.
Annesi ölmüş olana bir dert..
Anne olamayana bir dert..
Anne olup da çocuğu ölene daha bir dert sanki..
Ne anne oluşumu bilebildim dün, ne de hiç anne olmamış biri gibi durabildim. Annemin Anneler Gününü kutladım ama bir yandan bana "Evlatlarımızla nice seneler yaşayalım" diye mesaj yazan yakın bir arkadaşıma darıldım. Ben evlatlarımla "nice seneler" değil sadece bir sene yaşayabildim diye niye yüzüme vuruyor ki, niye bana laf soktu ki şimdi diye çok kızdım içimden. Sonra olsun dedim, varsın öyle desin canım arkadaşım. Kötü bir şey dememiş ki, tabi ki evlatlarınızla nice seneler yaşayın inşallah. Bunu ben senin öldüğün günden beri söylüyorum diğer anneler için.
Abin, bütün varlığını seferber etti dün mutlu edebilmek için beni. Sürpriz hediye aldırdı babana, bana minik yalanlar söylemeyi göze alarak. Oysa almaması için çok önceden tembih etmiştim abini, "Senin varlığın zaten bana hediye oğlum" demiştim. Hediye istemiyorum artık nedense, direk böyle diyemesem de gerek yok diye hediye almamaya ikna etmeye çalışmıştım abinle babanı. Yakıştıramıyorum artık kendime hediye,  hele de Anneler Gününde..
Şükürler olsun Allah'ıma, anne olmayı nasip etti, abini verdi, seni verdi bana. Ama.. İsyanımdan değil hediye istemeyişim, küskünlük değil. Sadece anlamsız geliyor. Evladı için cayır cayır yanan bir yüreğe hediye kâr eder mi?
Yaşasaydın kimbilir, bir çiçek mi tutuştururdu baban eline, bana veresin diye. Ya da abin kendisi için güzel bir hediye seçerken bana, senin eline komik, saçma ya da boş bir paket mi verirdi annemize ver diye. Sırf sana ilerde anlatıp kızdırmak için seni. Biliyorsun çok takılırdı sana abin.
Bu arada aklıma gelmişken. Abin seni çok özlüyor annecim, hem de çok. Belli etmiyordu belki afacanlığından ama inan çok sevmişti seni. Şimdiki özlemi de o yüzden işte. O kadar çaresiz bırakıyor ki beni bazen. Dolu dolu gözlerini gözlerimden kaçırarak "Anne, bazen kardeşim için çok üzülüyorum" diyor. Az önce yatarken dediği gibi.  İçten içten zaten yanan bağrımı  alevlendirerek yakıyor bazen abin, büküyor belimi çaresizlikten. "Anne, bir kardeşim daha olacak mı benim" diye sorarak dünyayı yüklüyor omuzlarıma.
Abin çok özlüyor seni annecim bilesin.
Çok özlüyoruz, bilesin..
Devamı --> »