Kategoriler

22 Kasım 2016 Salı

5
yorum
Üçüncü çocuğum..

"Nasıl dayandın ablaaa, ben dayanamazdım" dedi bugün bir iş arkadaşımın eşi.
"Dayanılmıyo" dedim ama ondaki şaşkınlığı alamadı bu cevabım. Çünkü dayandığımı düşünüyordu. Gayet normal konuşup, sohbet ediyor hayata dahil oluyordum ya bu dayanamamak olmuyordu muhtemelen. Ama hak veriyorum ona, çünkü ben de sen ölmeden önce "ben dayanamam" derdim kesin. Ama dayandım. Dayanmak zorundaydım, bu acıyı yaşayan her anne gibi.
Sabır buydu muhtemelen, dayanılmaz dediğine dayanmak..

Son aylarda senin ölümünden çok bahsetmek zorunda kalıyorum. Çünkü hamileliğim nedeniyle insanların en çok sorduğu sorulardan biri "İlk çocuğunuz mu?".
"Hayır, üçüncü" deyince ben, şaşırıyorlar önce ve tabi diğer sorular geliyor "Kaç yaşındalar, kız mı erkek mi?". O zaman mecbur kalıp "büyük oğlum 11 yaşında, küçük oğlum vefat etti" gibi gayet normal cümleler kurmaya çalışıyorum.

Bugün de böyle başladı muhabbet. Hamileliğimi, ne kadar kaldığını, cinsiyetini, adını ne koyacağımızı falan sorduktan sonra "ilk çocuğun dimi abla" dedi arkadaş.
"Yok, üçüncü çocuğum benim" dedim.


Devamı --> »

18 Kasım 2016 Cuma

2
yorum
"da" eki..


                                                       evet önümüz bahardır biliyorum
                                                       leylaklar açacak biliyorum
                                                       kiraz da çıkacak yakında
                                                       iyi şeyler söylemek de gerek biliyorum
                                                       sevgilim güzelim birtanem biliyorum da
                                                       şimdilik bağışla...

                                                       Turgut UYAR

Bütün güzellikleri, olumlu beklentileri ve umudu bir tek "da" eki nasıl silip süpürmüşse şu şiirde, ben de öyle oluyorum içimin sen yanı acıdıkça..
İyiyim çok şükür ve daha da iyi olacağım inşallah.
Ama..
Senin yokluğun gitmiyor,
Senin ölüşün değişmiyor ki..

Devamı --> »

30 Eylül 2016 Cuma

6
yorum
Bebek hazırlıkları..

Kardeşin büyüyor karnımda oğlum, hamileliğin yarısını geçtik. Cinsiyeti de belli oldu.
Benden beklenen artık yavaştan hazırlıklara, alışverişlere başlamam.
Senin yatağının durup durmadığını sordu bir-iki yakınım. "Duruyor" dedim. Sorun yok, onu kullanırım dercesine. Kimsenin durumu deşip yaramı kanatmaması için konuyu kapattım.
Daha dün iş arkadaşlarımla mağazaların önünden geçerken "Ne zaman Prenses'e birşeyler alıcaz?" diye sordu bir arkadaşım.
"Haa, bilmiyorum ya daha aklımda birşey yok. Bir de Asil Miran'ınkileri çıkarıp bu kıza giydirebileceklerimi seçmem, eksikleri belirlemem lazım." dedim.
Normal, sıradan bir olaymış gibi.
Sanki sen ölmemişsin de büyümüşsün gibi.
Çocuğunun küçülen kıyafetlerini yeni doğacak bebeğine kullanacak bir anne gibi.
Oysa sen büyümedin ki
Öldün..

Sahi, nasıl yapacağım ben bu işi?
Dokunmaya, koklamaya kıyamadığım kıyafetlerini kardeşine nasıl kullanacağım?
Yıkayıp ütülemek lazım en basitinden
Ben senin kokunun sindiği kıyafetleri nasıl yıkarım?

Biliyorum bebek kokusu işte, doğacak olan kardeşin de mis gibi kokacak
Ama senden bana kalan tek şey o koku..
Resimlerin, videoların da var tabi, hatta onlarda sesini de duyuyorum
Ama canlı canlı hissedebildiğim, seni hatırlatan o koku..

Bilmem ki ne yaparım, nasıl yaparım?
Birkaçını ayırırım muhtemelen, saklarım yine.
Çıkarıp çıkarıp koklamak için,
Sana giydirdiğim gibi üst üste koyup (pantolonun üstüne giydirdiğim tişörtü serip, alta da ayakkabılarını koyup) uzun uzun izlemek için.
Çok acı bir sahne biliyorum,
Ölen bebeğinin kıyafetlerine bakarak avunmaya, hasret gidermeye çalışan bir anne..
Eskiden olsa böyle bir sahneyi düşünmek bile içimi parçalardı,
Ama şimdi benim başıma gelince ve bunu defalarca defalarca yaptıkça normalleştirdim sanırım.
Ölen bebeğimin kıyafetleri lazım bana, en azından bazıları.
Koklamak, sarılmak ve uzun uzun seyretmek için.


Devamı --> »

28 Eylül 2016 Çarşamba

2
yorum
Ev..



Evimize geldim yine, daha doğrusu dışarıdan izledim, yine..
Bu evle olan bağım hiç kopmayacak, bu evde geçen yıllarımızı hiç unutmayacağım galiba, çünkü hepsinde sen vardın oğlum.
Sana hamileliğimin büyük bir kısmı, senin doğup az da olsa büyüdüğün sonrasında da senin ölümünden sonraki 7 ay.. Hep bu evde geçti.
Mutluluğu da acının dibini de bu evde gördüm.
Sen varken ki kahkahalarımız da ölümünden sonraki feryatlarım da bu evin duvarlarında yankılandı.
Bakarken evimize dışardan hani derler ya film şeridi gibi, işte öyle geçiyor gözümün önünden hepsi.
Tuhaf..
Şimdi bir bebeğim daha olacak,
Başka bir semtte başka bir evde geçiyor hamileliğim,
Allah'tan dileğim bu günlerin sonunun acıyla bitmemesi,
Doğacak bebeğimizin ömrümüzü tekrardan huzura kavuşturması..
İnşallah..
Devamı --> »

23 Eylül 2016 Cuma

5
yorum
Mucize..

Yeniden bebek sahibi olmak..
Şükürler olsun Allah'a, mucize gibi.

Senin ölümünden sonra çook çareler aradım.
Kitaplar okumaya çalıştım, internette çok araştırmalar yaptım.
Mezarlıkta tek tek mezarları gezerdim ilk zamanlar, bebek-çocuk mezarı var mı diye bakar, ne kadar olmuş öleli diye hesaplardım. Bu mezarların sahipleri dayanıyorsa ben de dayanmalıyım derdim. Ama nasıl?
Seninle aynı yaşta ölen bir kız bebeğin mezarına (Yaren'di adı) bir not yazmayı da düşündüm. "Nasıl dayanıyorsunuz, ne yapmalıyım?" diye yazacak ve onlardan sihirli bir cümle, bir ilaç bekleyecektim. Yapmadım.
Yapamadım.
Çare bu dünyada değildi biliyordum.
Çare Allah'taydı her konuda olduğu gibi.
O'na sığındım ve bekledim.
Dayanmaya takatim kalmadığında secde ettim, sığındım Allah'a.
Bir tek o rahatlatıyordu, senin acına bedenim dayanamadığında bedenimin sahibine koşuyordum.
Senin bu beden, bu ruh, bu kul.
Ben başedemiyorum.
Sen bilirsin, ben bilemiyorum.
Yardım et Allah'ım diye.

Şükürler olsun geri çevirmedi beni.
Her seferinde hatalarıma, kusurlarıma rağmen elini çekmedi benden, dayandırdı beni.
Hele şimdi
Bebek kokusuna, evlat hasretine verilebilecek en tesirli ilacı verecek bize Allah'ım inşallah.

Çok endişeliydim hamilelik öncesinde bu kararı verirken,
"Asil Miran'ın üstüne yeni bir bebeği bağrıma basmak" fikri acımasız olduğumu düşündürüyordu bazen. "Nasıl yapacaksın?" diyordum kendime. "Asil Miran'ı unutacak mısın yani?""Onun yerine başka bir bebeği severek unutacak mısın onu?"
Bazen de bu düşünceme kızıp abine, babana ve tabi ki bana ne kadar iyi geleceğini bile bile bekliyor olmamı bencillik olarak görüyordum. "Yeni bir bebek acılarımızı ne kadar da hafifletecek, evimize yeniden neşe doğacak. Bunu bile bile neden erteliyorsun. Hele de Efe'nin hayatındaki bu acı dönemi neden uzatıyorsun?" diye kızıyordum kendime.
Bütün bu gelgitlerde de Allah'a bıraktım olacakları.
"Sen bilirsin Allah'ım, sen bizi doğru yola ilet" dedim.

Bizi bundan mahrum etmedi çok şükür. En etkili ilacı verdi bize. Yeniden evlat sahibi olabileceğiz, yeniden bebeğimizi bağrımıza basacağız inşallah.

Bebeğimizin cinsiyeti konusunda da Allah'tan bir dileğim olmadı, O'na bıraktım. "Kız-erkek farketmez, senin neyi layık görürsen öyle olsun Allah'ım" dedim hep. Ama bilinçaltım benden bağımsız erkek düşlemiş sanırım. Allah bana acıyacak ve Asil Miran'ın tıpkısını verecek tekrardan diye geçirmişim içimden, öyle hayaller kurmuşum.

Ölümünün ilk zamanları, ilk haftalarda aylarda da böyle düşünüp mezarını dinlemiştim çok kez. Allah bana acıyacak, dayanamadığımı görecek ve bir mucize verecek. Bir ses gelecek mezarından, bir ağlama sesi.. Ve ben ellerimle kazmaya başlayacağım o toprağı, birileri gelecek ve çıkaracaklar seni ordan, ölmediğin anlaşılacak..
Çok bekledim bu olayın gerçekleşmesini mezarının başında. Yere, o toprak yığınının hemen dibine oturur iki elimi de toprağa sokar ve birinin kalp atışını, nabzını dinlermiş gibi dinlerdim toprağı..
Bazen bir karınca yürürdü toprağın üstünde, ağlamaya başlardım "Hayır, daha değil, gelmeyin buraya. Bu mezardaki ölmedi, çürütmeyin onu. Geri çıkacarak Allah..." diye..

Sonraları kabullendim ölümün geri dönülmezliğini.
"Asil Miran gitti. Bu dünyada göremeyeceksin onu bir daha, kabullen" gibi çok acımasız telkinlerim oldu kendime.

Şimdi ise zavallı bilincim sana olan özlemimden olsa gerek mucize beklentisini biraz değiştirerek doğacak yeni bebeğimin senin aynın olacağını düşünmüş demek ki.
Erkek olur, Asil Miran'a çook benzer.
Ben ona her bakışımda senin gözlerini görürüm sanmışım.
Belki adını bile Asil Miran koyarız demiştim.

Kız olacakmış bebeğimiz.
Bir kız kardeşin olacak annecim.
Bu haber çok şaşırttı beni, bir boşluğa düşürdü ilk duyduğumda.
Önce sevindim, kız bebeği de tadacağız diye. Sonra bir anda "Asil Miran" dedi içimden bir ses. Ona benzemeyecek, onu hatırlatmayacak, farklı olacak bu bebek. Ağladım çok. Affet Allah'ım. Erkek değilmiş diye o gün hep ağladım.

Şimdi alıştırdım kendimi kız bebek fikrine.
Başa döndüm yine, sağlıklı ve hayırlı olsun da kız/erkek farketmez..

Devamı --> »

4 Ağustos 2016 Perşembe

9
yorum
Yeniden başlayabilmek..

Asil Miran, can oğlum..

Kaç zaman geçti sen gideli. Senin ölümünle hayatımızın yerle bir olan taşlarının, tuğlalarının, enkazının içinde çaresiz kaldık. Epeyce bir süre elleyemedik, o herbir yana saçılmış tuğlalara baka baka, yana yana uzunca bir zaman geçirdik. Ama "Hayat devam ediyor" klişesi bize de uğradı ve devam ettirmemiz gerektiğini anladık. O enkazı temizlemeli ve tekrardan örmeliydik o taşları. Özellikle de abin için.. Abini o yıkıntıların arasında yaşamaya mecbur edemezdik.

Toparlanıyoruz çok şükür. 
En baştan, sıfırdan diziyoruz taşları üst üste. Ama her bir taşta senin yokluğunun acısı, izi var bilesin. Senin ölümünle gözümüze, gönlümüze yerleşen o burukluk hiç geçmiyor. Sanki bir filtre var gözümüzde de biz baktığımız her şeyi o filtrenin arkasından görüyoruz gibi. Tam tarif edemeyeceğim muhtemelen, buruk işte herşey..

Bir bebeğimiz daha olacak, biliyorsun. Yerle bir olan hayatımıza çok şey katacak, bir çok taş yerine oturacak inşallah. Umutluyum ama o bahsettiğim burukluğu atamıyorum. Abinde, sende yaşadığım heyecan bu bebekte karışık duygulara döndü. Hamileliğim ilerliyor ama ben gereğini yerine getiremiyorum çoğu zaman. Süt içmeliyim en basitinden ya da ceviz yemeliyim mesela.. Yapayım diyorum ama bir yandan "Asil Miran'da süt içtim de n'oldu? Zaten Allah'ın yazgısını değiştiremem ki." deyip kalıyorum. Fotoğraf çekeyim diyorum, bu anları ölümsüzleştireyim. Sonra bir anda senin resimlerin geliyor gözümün önüne ya da sana hamileyken çekindiğim resimler. Sen ölüp gittin ve arkanda resimlerin kaldı ya, "bu anları ölümsüzleştireyim" diye kendi ellerimle binbir heyecanla çektiğim resimlerin... Vazgeçiyorum bir anda ve Allah'ın yazgısına bırakıyorum kendimi. Sağlıklı, hayırlı ve uzun ömürlü olması için dua ediyorum sadece, Allah'ım acısını yaşatma diyebiliyorum. Süt içmekle, sağlıklı beslenmekle neyi ne kadar değiştiririm bilmiyorum. O buruk pencereden bakarak hamileliğin gereklerini ne kadar yapabiliyorum bilmiyorum ama yerle bir olan hayat taşlarımızı örmeye çabalıyorum..
Devamı --> »

27 Temmuz 2016 Çarşamba

3
yorum
Yine derinlikler..

Ne tuhaf.
4 sene öncesine döndüm sanki, sana hamile olduğum zamanlara..
Üzgün değilim asla ama burukluk var çokça.
Aynı kıyafetleri giydiğimde özellikle, artık belirginleşen göbeğime bakıyorum ve Asil Miran mı acaba diye düşünüyorum. Mümkün değil biliyorum ama en azından sana benziyor mu diye düşünüyorum.
Belirsizlik var biraz, nasıl olacak, ne hissedeceğim kardeşini kucağıma alınca?
Seni hatırlayıp üzülecek miyim?
Sana benzerse ne yaparım? Rahatlar mıyım biraz ya da baktıkça seni görüp hüzünlere mi dalarım bilmiyorum.
Daha cinsiyeti bile belli değil. Kız bile olabilir. Bazen kız olsun istiyorum, senin yerini almasın diye. Ama hayal kurarken hep erkek hayal ediyorum, seninle yaşadığımız güzellikleri tekrar yaşayabilmeyi istiyorum.
Acaba senin haberin var mı bir kardeşin olacağından. Allah, cennette görüştürüyor mu ruhlarınızı acaba? Bilmem ki tuhaf işte, ben sanki bu bebekle bana kokunu yollayacakmışsın gibi hissediyorum.

Bazen de ona haksızlık edeceğim için üzülüyorum. O, bambaşka bir bireyken ben acaba hep seni mi arayacağım onda. O da mis gibi kokacak eminim ama ben o kokuyu Asil Miran'ın kokusu diye mi çekeceğim içime. Seninle kıyaslayıp seni sever gibi mi seveceğim. Bilmiyorum.

Abin bile aynı endişede sanırım. Bu kardeşinin adını da Asil Miran koyalım mı dediğimizde itiraz etti, "Ama o büyüyünce çok üzülür, abim ölmüş diye doğurmuşlar beni, onun adını koymuşlar der" dedi. Bilmiyorum, haksız da değil.

Bu kadar derin düşünmemeliyim biliyorum. Bir bebeğim daha olacak Allah'ın izniyle ve ben onu her şekilde çok seveceğim demem yeterli. Ama yapamıyorum henüz, senin ölümünden sonra doğacak bebeğime nasıl yaklaşacağım, ne hissedeceğim, senin ağırlığınla ezmeden haksızlık yapmadan büyütebilecek miyim bilmiyorum..

Tek sığınağım dualarım yine.
Allah'a sığınıp O'na bırakıyorum herşeyi..
Devamı --> »