Hz. İbrahim, 16. ayına henüz ayak basmıştı.
Bu sırada Peygamber Efendimiz, onun hastalandığı haberini aldı. Sevgili oğlunun annesi Hz. Mâriye ile birlikte oturdukları bağ içindeki evine gitti.
Peygamber Efendimiz, hasta yatan nurtopu oğlunun gözlerinde eski parlaklığı ve hareketli bakışları göremiyordu. Gürbüz ve hareketli İbrahim, bir anda sessiz, sâkin ve dünyadan küsmüş gibi duruyordu. Bu haliyle ebedî âleme yolcu olduğunu adeta ifade etmek istiyordu.
Bunu fark eden Efendimiz, kucağında tuttuğu sevgili oğlunun yavaş yavaş kayan gözlerine bakarak, “Allah’ın takdirine karşı elden ne gelir, ey İbrahim?” diye buyurdu.
Az sonra İbrahim, fani dünyaya gözlerini yumdu.
Bu esnada Efendimizin mübarek gözlerinden yaşlar boşandı.
Hz. Abdurrahman b. Avf, “Yâ Resûlallah! Siz de mi ağlıyorsunuz? Böyle ağlamaktan halkı menetmemiş miydiniz?” deyince, Efendimiz şöyle buyurdular:
“Ey İbni Avf! Ben size günah ve ahmaklığın ifadesi olan iki ağlayış ve bağırışı yasakladım: Nimete kavuşulduğu sıradaki eğlence, oyun bağırışından ve musibet ve felâket sırasındaki bağırışıyla yüz göz tırmalamak, üst baş yırtmaktan... Benim bu ağlamam ise, şefkatin eseridir, acımadan ibarettir. Merhamet etmeyene, merhamet edilmez!”
“Göz Ağlar, Kalp Üzülür”
Peygamber Efendimiz, yukarıdaki dersinden sonra da gözyaşlarına hâkim olamadı. Gözleri yaşla dolunca, “Göz yaş döker, kalp teessür duyar. Biz, Yüce Rabbimizin râzı olacağı sözden başkasını söylemeyiz” buyurdu ve ilave etti: “Vallahi, ey İbrahim! Senin ayrılığın, bizi fazlasıyla mahzun etti!”
Bir erkek evlada doyamamanın hasretli gözyaşlarını akıtan Efendimiz, daha sonra karşısındaki dağa bakarak, “Ey dağ! Eğer bendeki üzüntü sende olsaydı, muhakkak, yıkılmış, gitmiştin! Fakat biz, Allah’ın bize emrettiğini söyleriz: ‘İnnâ lillah ve innâ ileyhi râciûn.’”
Ağlama günahtır diyenlere, ben Meleklerle ağlıyorum diyebilmek isterdim.
Ağlamak da isyan etmek sayılır diyenlere, Peygamber Efendimizin "Bu benim ağlamam şefkatin eseridir" cümlesini hatırlatmak isterdim.
Ama o kadar yoruldum ki insanlara açıklama yapmaktan.
Haklısın deyip geçiyorum, haklısın ağlamamam lazım deyip geçiyorum.
Bebeğini toprağa vermiş bir anne ağlamamalı.
Taş olup yutmalı içindeki yangını.
Yanan bağrını tuta tuta gülmeli değil mi?
sayfanıza geldiğimden beri, dakikalardır ben de ağlıyorum sizinle.
YanıtlaSilaynur.
Ayy, üzülüyorum böyle olunca, niye yazıyorum ki diye kendime kızıyorum. Hakkınızı helal edin Aynur Hnm.
Silasıl siz helal edin bize, yaşadıklarını bizimle paylaşan sizsiniz..
YanıtlaSilBanada ayni seyi soyluyolar aglama gunah o melek kurtuldu yasasaydi dahami iyi olucakti dediler ben artik cevap bile vermek istemiyorum kimseye anlatsam ne olur ki anlamazlar benim dokulen goz yaslqrimin bir anlqmi yokki zaten icim agliyor gozumden yas dokulse ne olur dokulmese ne olur.allah kimseye yasatmasin ama evlat acisi cok kotu basina gelmeyen bilemez.bilmesinlerde zaten allah yasatmasin kimseye.acinin tarifi yok(cigdem)
YanıtlaSilYa o kadar zor ki acıyla boğuşmaktan kişilere cevap verecek mecali kalmıyor insanın. Bi de ne kadar anlayabilirler ki beni diye düşününce zaten susuyor insan.
SilTabi ki teselli etmeye çalışan herkes iyi niyetli ama "Ağlama, günahtır!" diyerek zaten acıdan kıvranan birine bi de bu korkuyu salmak çok yerinde bi davranış olmuyo.
Allah kimseye ama kimseye yaşatmasın bunu, kimseyi evladıyla sınamasın..