Kategoriler

21 Ocak 2016 Perşembe

2
yorum
Abine hediyelerinmiş bunlar..


Çaresizlik..
Acıyı dindirememenin çaresizliği,
Bir isteği, özlemi gerçekleştirememenin çaresizliği.
Hele de evladının özlemini görüp de çaresiz kalma.
Çok zor,

Kendi acım, kendi özlemim neyse
Ama abinin sana yanması, seni özlemesi..
Onun senin için üzüldüğünü farkettiğim anki çaresizlik çok zor annecim.


Şu resimdeki taşları senin mezarından almış,
Geçen gün çantasında buldum.
Tesadüfen seçtiği taşlarmış, sarı olanın kalp şeklinde olduğu fark edince "Kardeşim beni çok severdi ya belki de o yüzden" demişti.

Düşünüyorum da ben 10 yaşındayken ölen birini özlemenin, ondan hatıralar saklamanın, bu acının ne anlama geldiğini hayal bile edemezdim muhtemelen. Öyle acı görmemiş, mutlu mutlu bir çocuktum işte. Ama abin öylemi? İsyan etmiyorum, çok şükür o da sağlıklı, mutlu bir çocuk ama ölümü iyi tanıyor, bu yaşında.







Mezarından ben de hatıralar aldım bir çok kez.
Senin gömüldüğün gün üzerine dikilen çiçeklerden biri olan yandaki çiçeği, iki ay sonra sökmüş, bir saksıya dikmiş ve eve getirmiştim. Aylarca kuruyana kadar baktım evde o çiçeğe. Bir dönem senin mezarında, senin toprağında büyüyen çiçeği, evimize getirmiştim senden hatıra diye. Senin toprağın ona hayat verdi diye.






Mezarına birkaç oyuncak gömmüştüm yine ilk zamanlar. Sana aldığım ilk oyuncak olan dişlik mesela. Ya da sen köpekleri çok sevdiğin için minik bir köpek oyuncak. Toprağının içine gömmüştüm onları sanki orada oynayabilirmişsin gibi. Saçma biliyorum ama bir teselli, bir avuntu belki. En az bir sene mezarında gömülü kalan o dişlik artık çantamda hep. Her yere yanımda götürüyorum nedense.

Kendim için o kadar üzülmüyorum ama abine dayanamıyorum annecim.
Onun seni çoook özlediğini gördükçe, o çaresizliği hissettikçe içim sızlıyor.

Devamı --> »

13 Ocak 2016 Çarşamba

İyi ki doğdun melek oğlum..



Sensiz kutladık yine doğum gününü dün,
Sensiz kestik pastanı.
Abin, baban, ben.
Birlikte üfledik mumlara.
Kısa süreli de olsa bizim olduğun için teşekkür ettik Allah'a.

Abin yanımızdayken, seni hep mutlu andık,
Ama abinin salonda olmadığı zamanlarda..
Neyse anlatmiyim, gerek yok.
Üzülüyoruz annecim, çok özlüyoruz seni, bil..

İyi ki doğdun,
İyi ki bizim oğlumuz oldun.
Doğum günün kutlu olsun kuzucum..
Devamı --> »

12 Ocak 2016 Salı

2
yorum
Doğum günün bugün, 3 olacaktın..

Doğum günün bugün..
İnsan bebeğinin doğum günü yüzünden acı çeker mi hiç?
Bir bebeğin doğum gününün gelmesi bu kadar üzer mi insanı?
Çok acı veriyor.
Çünkü her cümlemiz "Yaşasaydı ...." ile başlıyor.

Yaşasaydın 3  yaşında olacaktın..
Yaşasaydın yürüyecek hatta koşacaktın..
Konuşacak, "Anne" diyecektin..
Yaşasaydın bugün doğum günü partisi yapacaktık senin için,
Belki bi kostüm ya da şık bi kıyafet giydirecektim sana
Pastandaki mumlara üfleyebilecektin belki.
İlk (ve son) doğum gününde sana hazırladığım kartlardan sadece 1 yazanı değiştirecek, 3 yapacaktım.
"ASİL MİRAN 3 YAŞINDA" yazacaktı duvarımızda.


O kartları yaparken öyle planlamıştım,
Her sene sayıyı değiştirip kullanırım diye saklamıştım.
Saklıyorum da hala,
Niyeyse..

Kaç gündür ağırlığı var bugünün,
Asil Miran'ın doğum günü geliyor diye bir hüzün çöküyor,
Dillendirmiyoruz, konuşmuyoruz ama o burukluk günlerdir üzerimizde.
Bu sabah babanı uyandırırken, gözlerini bile açmadan "Bugün doğum günü" deyiverdi.
Kalakaldım.
Anlayamadım ilkin, emin olamadım öyle dediğine,
"Hııı, evet.." gibi bir şeyler mırıldandım.
Abin görmesin, o bari hissetmesin bu acıyı diye babana sarılıp ağlamadım.
Hala da ağlamadım, işe geldim herhangi bir günmüş gibi,
Kimseye demedim bugün oğlumun doğum günü diye.
Çünkü ölen birinin doğum günü olmaz ki,
Ölen birisinin yaşı artmaz, doğum günü kutlanmaz ki.
Ne desinler, "Nice yıllara" mı..

Her yaşının hayalini kuruyorum hala,
İki yaşında nasıl olurdun, neler yapardık, hayatımız nasıl olurdu diye çok hayaller kurdum.
İki yaşındaki bebekleri gözlemledim hep.
Şimdi üç yaşını düşünüyorum.
İlk aklıma gelen kreş oluyor nedense.
Kreşe başlatacaktım seni de 3 yaşında
Abin de 3 yaşında başlamıştı.
Benim iş yerimin kreşine verdiğimiz için ilkokula kadar birlikte gidip gelmiştik,
Çok eğlenirdik serviste,
Camdan dışarıyı izleyerek sessizce konuşurduk.
Okumayı bile o serviste öğretmiştim abine.
Belki sana da öğretecektim,
Seninle de etrafı izleyip tuhaf, komik, ilginç şeyleri birbirimize gösterecektik.
Sabah kreşe bırakacak, akşam bi koşturmayla alacaktım seni.
Şimdi ne koşturmamız var ne o tatlı yorgunluğumuz,
Öylesine rahatça! gidip geliyorum işe.
Öylesine işte
Herşey gibi hayatımız da öylesine..
Devamı --> »

11 Ocak 2016 Pazartesi

2
yorum
Uzaktan izledim seni..

Karşıyaka'daydım bugün.
İş arkadaşımızın cenaze törenine katıldık.
Birçoğu uzun süredir gelmemiş mezarlığa
Epey incelediler etrafı.
Ben sessiz kaldım,
Her köşesini, her ayrıntısını bildiğimi belli etmedim.
Oğlum da burada yatıyor diyemedim.
Dersem tutamazdım kendimi, tutmalıydım.
Mezarına bile gelemedim biliyor musun annecim,
Tepeden, uzuuun uzun izledim mezarını..
O kadar uzaktan bile seçilebilen tatlı mezar taşını..




Devamı --> »