Kategoriler

30 Eylül 2016 Cuma

6
yorum
Bebek hazırlıkları..

Kardeşin büyüyor karnımda oğlum, hamileliğin yarısını geçtik. Cinsiyeti de belli oldu.
Benden beklenen artık yavaştan hazırlıklara, alışverişlere başlamam.
Senin yatağının durup durmadığını sordu bir-iki yakınım. "Duruyor" dedim. Sorun yok, onu kullanırım dercesine. Kimsenin durumu deşip yaramı kanatmaması için konuyu kapattım.
Daha dün iş arkadaşlarımla mağazaların önünden geçerken "Ne zaman Prenses'e birşeyler alıcaz?" diye sordu bir arkadaşım.
"Haa, bilmiyorum ya daha aklımda birşey yok. Bir de Asil Miran'ınkileri çıkarıp bu kıza giydirebileceklerimi seçmem, eksikleri belirlemem lazım." dedim.
Normal, sıradan bir olaymış gibi.
Sanki sen ölmemişsin de büyümüşsün gibi.
Çocuğunun küçülen kıyafetlerini yeni doğacak bebeğine kullanacak bir anne gibi.
Oysa sen büyümedin ki
Öldün..

Sahi, nasıl yapacağım ben bu işi?
Dokunmaya, koklamaya kıyamadığım kıyafetlerini kardeşine nasıl kullanacağım?
Yıkayıp ütülemek lazım en basitinden
Ben senin kokunun sindiği kıyafetleri nasıl yıkarım?

Biliyorum bebek kokusu işte, doğacak olan kardeşin de mis gibi kokacak
Ama senden bana kalan tek şey o koku..
Resimlerin, videoların da var tabi, hatta onlarda sesini de duyuyorum
Ama canlı canlı hissedebildiğim, seni hatırlatan o koku..

Bilmem ki ne yaparım, nasıl yaparım?
Birkaçını ayırırım muhtemelen, saklarım yine.
Çıkarıp çıkarıp koklamak için,
Sana giydirdiğim gibi üst üste koyup (pantolonun üstüne giydirdiğim tişörtü serip, alta da ayakkabılarını koyup) uzun uzun izlemek için.
Çok acı bir sahne biliyorum,
Ölen bebeğinin kıyafetlerine bakarak avunmaya, hasret gidermeye çalışan bir anne..
Eskiden olsa böyle bir sahneyi düşünmek bile içimi parçalardı,
Ama şimdi benim başıma gelince ve bunu defalarca defalarca yaptıkça normalleştirdim sanırım.
Ölen bebeğimin kıyafetleri lazım bana, en azından bazıları.
Koklamak, sarılmak ve uzun uzun seyretmek için.


Devamı --> »

28 Eylül 2016 Çarşamba

2
yorum
Ev..



Evimize geldim yine, daha doğrusu dışarıdan izledim, yine..
Bu evle olan bağım hiç kopmayacak, bu evde geçen yıllarımızı hiç unutmayacağım galiba, çünkü hepsinde sen vardın oğlum.
Sana hamileliğimin büyük bir kısmı, senin doğup az da olsa büyüdüğün sonrasında da senin ölümünden sonraki 7 ay.. Hep bu evde geçti.
Mutluluğu da acının dibini de bu evde gördüm.
Sen varken ki kahkahalarımız da ölümünden sonraki feryatlarım da bu evin duvarlarında yankılandı.
Bakarken evimize dışardan hani derler ya film şeridi gibi, işte öyle geçiyor gözümün önünden hepsi.
Tuhaf..
Şimdi bir bebeğim daha olacak,
Başka bir semtte başka bir evde geçiyor hamileliğim,
Allah'tan dileğim bu günlerin sonunun acıyla bitmemesi,
Doğacak bebeğimizin ömrümüzü tekrardan huzura kavuşturması..
İnşallah..
Devamı --> »

23 Eylül 2016 Cuma

5
yorum
Mucize..

Yeniden bebek sahibi olmak..
Şükürler olsun Allah'a, mucize gibi.

Senin ölümünden sonra çook çareler aradım.
Kitaplar okumaya çalıştım, internette çok araştırmalar yaptım.
Mezarlıkta tek tek mezarları gezerdim ilk zamanlar, bebek-çocuk mezarı var mı diye bakar, ne kadar olmuş öleli diye hesaplardım. Bu mezarların sahipleri dayanıyorsa ben de dayanmalıyım derdim. Ama nasıl?
Seninle aynı yaşta ölen bir kız bebeğin mezarına (Yaren'di adı) bir not yazmayı da düşündüm. "Nasıl dayanıyorsunuz, ne yapmalıyım?" diye yazacak ve onlardan sihirli bir cümle, bir ilaç bekleyecektim. Yapmadım.
Yapamadım.
Çare bu dünyada değildi biliyordum.
Çare Allah'taydı her konuda olduğu gibi.
O'na sığındım ve bekledim.
Dayanmaya takatim kalmadığında secde ettim, sığındım Allah'a.
Bir tek o rahatlatıyordu, senin acına bedenim dayanamadığında bedenimin sahibine koşuyordum.
Senin bu beden, bu ruh, bu kul.
Ben başedemiyorum.
Sen bilirsin, ben bilemiyorum.
Yardım et Allah'ım diye.

Şükürler olsun geri çevirmedi beni.
Her seferinde hatalarıma, kusurlarıma rağmen elini çekmedi benden, dayandırdı beni.
Hele şimdi
Bebek kokusuna, evlat hasretine verilebilecek en tesirli ilacı verecek bize Allah'ım inşallah.

Çok endişeliydim hamilelik öncesinde bu kararı verirken,
"Asil Miran'ın üstüne yeni bir bebeği bağrıma basmak" fikri acımasız olduğumu düşündürüyordu bazen. "Nasıl yapacaksın?" diyordum kendime. "Asil Miran'ı unutacak mısın yani?""Onun yerine başka bir bebeği severek unutacak mısın onu?"
Bazen de bu düşünceme kızıp abine, babana ve tabi ki bana ne kadar iyi geleceğini bile bile bekliyor olmamı bencillik olarak görüyordum. "Yeni bir bebek acılarımızı ne kadar da hafifletecek, evimize yeniden neşe doğacak. Bunu bile bile neden erteliyorsun. Hele de Efe'nin hayatındaki bu acı dönemi neden uzatıyorsun?" diye kızıyordum kendime.
Bütün bu gelgitlerde de Allah'a bıraktım olacakları.
"Sen bilirsin Allah'ım, sen bizi doğru yola ilet" dedim.

Bizi bundan mahrum etmedi çok şükür. En etkili ilacı verdi bize. Yeniden evlat sahibi olabileceğiz, yeniden bebeğimizi bağrımıza basacağız inşallah.

Bebeğimizin cinsiyeti konusunda da Allah'tan bir dileğim olmadı, O'na bıraktım. "Kız-erkek farketmez, senin neyi layık görürsen öyle olsun Allah'ım" dedim hep. Ama bilinçaltım benden bağımsız erkek düşlemiş sanırım. Allah bana acıyacak ve Asil Miran'ın tıpkısını verecek tekrardan diye geçirmişim içimden, öyle hayaller kurmuşum.

Ölümünün ilk zamanları, ilk haftalarda aylarda da böyle düşünüp mezarını dinlemiştim çok kez. Allah bana acıyacak, dayanamadığımı görecek ve bir mucize verecek. Bir ses gelecek mezarından, bir ağlama sesi.. Ve ben ellerimle kazmaya başlayacağım o toprağı, birileri gelecek ve çıkaracaklar seni ordan, ölmediğin anlaşılacak..
Çok bekledim bu olayın gerçekleşmesini mezarının başında. Yere, o toprak yığınının hemen dibine oturur iki elimi de toprağa sokar ve birinin kalp atışını, nabzını dinlermiş gibi dinlerdim toprağı..
Bazen bir karınca yürürdü toprağın üstünde, ağlamaya başlardım "Hayır, daha değil, gelmeyin buraya. Bu mezardaki ölmedi, çürütmeyin onu. Geri çıkacarak Allah..." diye..

Sonraları kabullendim ölümün geri dönülmezliğini.
"Asil Miran gitti. Bu dünyada göremeyeceksin onu bir daha, kabullen" gibi çok acımasız telkinlerim oldu kendime.

Şimdi ise zavallı bilincim sana olan özlemimden olsa gerek mucize beklentisini biraz değiştirerek doğacak yeni bebeğimin senin aynın olacağını düşünmüş demek ki.
Erkek olur, Asil Miran'a çook benzer.
Ben ona her bakışımda senin gözlerini görürüm sanmışım.
Belki adını bile Asil Miran koyarız demiştim.

Kız olacakmış bebeğimiz.
Bir kız kardeşin olacak annecim.
Bu haber çok şaşırttı beni, bir boşluğa düşürdü ilk duyduğumda.
Önce sevindim, kız bebeği de tadacağız diye. Sonra bir anda "Asil Miran" dedi içimden bir ses. Ona benzemeyecek, onu hatırlatmayacak, farklı olacak bu bebek. Ağladım çok. Affet Allah'ım. Erkek değilmiş diye o gün hep ağladım.

Şimdi alıştırdım kendimi kız bebek fikrine.
Başa döndüm yine, sağlıklı ve hayırlı olsun da kız/erkek farketmez..

Devamı --> »