Kategoriler

5 Mayıs 2015 Salı

Yıldönümü..

Yıldönümü..
Ölüm yıldönümü..
Oğlumun ölüm yıldönümü..
Minik oğlumun, bebeğimin, ciğerimin ölüm yıldönümü..

Birçok yıldönümünü aklımda tutardım hep, önemli-önemsiz, alakalı-alakasız, gerekli-gereksiz birçok yıldönümünü hatırlardım nedense. Babanla yaşadığımız birçok ilkin yıldönümlerini, abinin hayatındaki bazı ilkleri, doğum günlerini, düğün günlerini, arkadaşlarımın çocuklarının doğum günlerini..


Ama hep iyi, mutlu, keyifli anlarmış şimdiye kadar yaşadığım yıldönümleri. Acı günlerin de yıldönümü olurmuş meğer, ölümün de yıldönümü olurmuş.


Bugün senin ölüm yıldönümün annecim. 05 Mayıs..


Ne yaşadığımı bilmiyorum, tek bildiğim çok acı verdiği.

Sanki tekrar geçen yıla dönmüşüm de tekrar ölümünü yaşamışım gibi..
Birşeyler yapmalıymışım da bu sefer engel olmalıymışım gibi..
Sanki bir yıl dolmadan geri gelebilecekmişsin de ben bu fırsatı değerlendirememişim gibi..
Sanki tekrardan sonsuza kadar elimden kayıp gidiyormuşsun gibi..

Geçen sene bugün Asil Miran'la şunu yapmıştık, geçen sene bugün Asil Miran'la şuraya gitmiştik gibi gibi çok hayaller kuruyordum senden sonra. Hep geçen sene kadar yakındın bana. Ama şimdi böyle bir cümle kuramayacağım. Çünkü geçen sene bugün sabah 08:20'den itibaren ölüydün annecim. Nefes almıyordun artık, o minik kalbin atmıyordu. Geçen sene bugün bu saatte morgda yatıyordun. Geçen sene bugün bu geceyi annenden uzakta, buz gibi morgda geçirdin. Geçen sene bugün bu saatte o ipek gibi vücudun soğumaya, sertleşmeye başlamıştı. Geçen sene bugün bu saatte ağıtların yakılıyordu bağrımda, ciğerim kavruluyordu acından.


 Artık "Geçen sene bugün.." diye başladığım cümlelerde sen olmayacaksın annecim, öyle güzel şeyler hatırlamayacağım artık bir yıl öncesini düşününce, artık bir yıldan daha uzaksın bana. Sanki daha da uzaklaşıyorsun.


Ne yaptın bugün diyeceksin belki, ölümün olsa da bir yıldönümüydü yaşadığımız. Hiçbir şey yapamadım kuzum. Geçenlerde bir arkadaşım, teyzesinin ölüm yıldönümü için irmik helvası dağıttı işyerinde. O an ben ne yapacağım diye bir zorlandı aklım. Helva yapılırmış, Kuran okutulurmuş ya da mevlüt okutulurmuş yakınlarımızın ölüm yıldönümlerinde. Ama ben hiç bir şey yapamadım annecim. Mezarına dayanıp ağladım sadece, toprağını avuçlayıp ağladım. Ha bir de çiçek topladım sana mezarlıkta. Adını tam bilmediğim sarı papatyalardan bir demet toplayıp koydum mezar taşına. Çocukluğum geldi bir an gözlerimin önüne. Çocukluğumun bahardaki kırları geldi hayalime. Çünkü aynı çiçekleri gördüm bugün yıllar sonra, çocukken de aynı çiçekleri topladığımı hatırladım o an. Aynı sarı papatyalar, kırmızı yapraklı yine papatyaya benzeyen minik çiçekler ve bir de gelincikler. Ağladım sonra çok, keşke hiç büyümeseydim de bu acıyı görmeseydim diye. Sonra hayır dedim tekrardan, büyümeseydim anne olamazdım, bu mucizevi nimeti, evlat sevgisini tadamazdım dedim ve şükrettim yine Allah'a. Abini bana verdi diye, kısa süreliğine olsa da seni bana verdi diye. Bu anneliği bana tattırdı diye..





Hiç yorum yok :

Yorum Gönder