Kategoriler

13 Eylül 2014 Cumartesi

Düğün var bugün..

     Düğüne gideceğim bu akşam annecim. Çok yakın bir arkadaşımın düğünü. Gitmesem küsmez, darılmaz bana biliyor halimi ama yanında olmam gerektiğini hissediyorum. Çünkü o hep yanımdaydı benim. Mutlu anlarımı hatırlamıyorum ama acımda yanımdaydı hep, senin acında..

     Sen ölmeden bir hafta kadar önce gelmişlerdi bize nişanlısıyla. O kadar huzursuzdun ki ilgilenememiştim, bir kahve bile yapamadan göndermiştim misafirlerimi. Onları kapıda uğurlarken sen arkadaşımın nişanlısının kucağına uzanmıştın, seni alsın diye. Dışarı çıkacağını anlamıştın ve sen de gezmek istemiştin dışarda. Çok şaşırmış, gülmüştük. İçerde otururlarken ikisine de gitmek istememiştin ama şimdi kendin atlıyordun kucağına. Keşke çıkarsaymışım o an seni dışarıya. Hava kararmıştı, soğumuştu. İşim de vardı evde biraz, hafta içi çalışınca bütün işler hafta sonuna kalıyor işte. Ama n'olurdu çıkarsaydım seni gezmeye. Belli ki başın ağrıdığı için huzursuzmuşsun, dışarıda mutlu olacakmışsın. Ama ben bilemedim annecim, bilemedim başındaki ağrıyı, bilemedim beynindeki tümörü, bilemedim bir hafta sonra öleceğini.. Gitmeseymişim o lanet olası işe, son üç ayında gündüzleri de yanında olsaymışım keşke. Keşke..

     Bugünkü düğün için planlarımız vardı arkadaşımla. Sana minicik bir smokin giydirecektik, papyon takacaktık. "Penguen gibi ya çok tatlı olur.." demişti senin için. Yapacaktım da, ölmeseydin eğer bugün sana minik gömlek, minik pantolon-ceket giydirecek ve papyon takacaktım. Olmadı annecim, olmuyormuş hayat bizim planladığımız gibi olmuyormuş. Bugün düğünde nasıl ağlamadan durabilirim diye motive ediyorum kendimi. Gözlerimin şişliği belli olmasın diye bastırıyor, masaj yapmaya çalışıyorum göz kapaklarıma. 

     Canımın ağrısı, içimin sızısı belli olmasın diye, yaşıyormuşum gibi görüneyim diye zorluyorum kendimi. Oysa ölmeseydin papyon takacaktım sana bugün..

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder